Kütahyalı kadınlar gümüşü çini ve taşla birleştiriyor, zanaatkârlık becerilerini geliştiriyor
“Bu proje benim hayatımı değiştirdi: Ev kadınıyken ‘T.C. Kültür Bakanlığı Sanatçısı’ unvanı aldım ve yurtdışına açılan bir zanaatkâr oldum.”Bu sözler Kütahya’da yaşayan iki çocuk ve bir torun sahibi Nevin Işık’a ait. Sözünü ettiği proje ise Kütahya Belediyesi’nin tam 20 yıl önce; 2004’te Avrupa Birliği (AB) desteğiyle hayata geçirdiği Çini, Seramik ve Süs Taşı Üzerine Gümüş İşlemeciliği Projesi. Kütahya gümüşü ile Kütahya çinisini bir araya getiren bu eğitim ve üretim projesi, o kadar başarılı olmuş ki; pek çok olağanüstü zanaatkar yetiştirmiş. Zanaatkârların eserleri uluslararası tanınırlık kazanmış.
Işık gümüş takı takmayı çok sevdiği için kursa kaydolmuş. Kursta takı yapmaktan da hoşlandığını keşfetmiş ve kendine minik bir atölye açmış. “Atölyeyi açtığımdan kimsenin haberi yoktu, öyle ki eşimin bile 2 ay sonra haberi oldu! Kurstan sonra atölyeye gidip kendi kendime çalışıyordum” diyor.
Zamanla Işık’ın azmi karşılık bulmuş ve gümüş ile çiniyi bir araya getirdiği takılar sadece Türkiye’de değil Almanya’da da meşhur olmuş. Işık atölyesinde takı üretmeye devam ediyor; gümüş işlemeciliği kursları veriyor ve “T.C. Kültür Bakanlığı Sanatçısı” unvanıyla uluslararası fuarlara ve festivallere katılıyor.
Gümüş işleyerek çocuğunu büyüttü Ümmühan Oruç da ev kadınıyken bu kurs sayesinde yetenekli bir meslek erbabına dönüştü.
“İlk kursun ardından 3 yıl kalfalık, 3 yıl ustalık ve 6 ay da usta eğiticilik eğitimi aldım. Eğitimler sürerken takı ürettim ve yaptıklarımı satarak kızımı büyüttüm. Çok seviyorum bu işi ama kolay değil; bazen ateşle kaynak yapıyor, bazen çekiçle gümüşe şekil veriyor bazen de mikronları ölçüyoruz. Bütün bunlar ancak tutkuyla yapılabilir” diye konuşuyor. Oruç, Kütahya Belediyesi’ne bağlı UNESCO Yaratıcı Şehirler Ağı biriminde ve Halk Eğitim Merkezi bünyesinde halen çeşitli kurslar veriyor. Bu kurs sayesinde hayatı önemli ölçüde değişen bir diğer kişi de Sakin Yaman. “Usta öğretici olarak kursa davet edildim ve Ankara Beypazarı’ndan Kütahya’ya taşındım. Geliş o geliş!” diyor. Sesinden öyle anlaşılıyor ki; gümüş işlemeciliği, gümüş ve çiniden takı yapımı ve gümüşün Kütahya’dan gelen yarı değerli taşlarla birlikte kullanımı konularında öğrencilerine yıllardır verdiği eğitimden gurur duyuyor. “T.C. Kültür Bakanlığı Sanatçısı” unvanlı Yaman da halen Kütahya Belediyesi’ne bağlı UNESCO Yaratıcı Şehirler Ağı biriminde ve Halk Eğitim Merkezi bünyesinde halen çeşitli kurslar veriyor.Projenin başarısı tüm şehre fayda sağlıyor Kütahya Çiniciler, Fotoğrafçılar ve El Sanatları Esnaf Odası Başkanı Sadık Erilbaylı 20 yıl önce başlatılan bir projenin hem geleneksel sanatlar hem de şehrin ekonomik manzarası üzerindeki dönüştürücü etkisine dikkat çekiyor: “Bu proje çini ve gümüşün bir araya geldiği Kütahya’ya özgü yeni bir alan yarattı. Böylelikle el emeği göz nuru eserlerimizin cazibesi arttı. Takıcılık kentte önemli bir sektör haline geldi ve yeni ihracat olanakları doğdu. Başarının verdiği motivasyonla, gümüşten sonra bakır ve çiniyi bir arada kullanmaya başladık. Şimdi ahşabın ve çini ile uyumunu deniyoruz.”Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu Başkanı, Büyükelçi Nikolaus Meyer-Landrut, “Yirmi yıl önce başlatılan bir AB projesinin bu kentin kültürel ve ekonomik canlılığına önemli ölçüde katkıda bulunduğunu görmekten büyük heyecan duyuyorum. Projenin ev kadınlarını nasıl becerikli zanaatkara dönüştürdüğünü duymak beni gururlandırdı ve kentin kültürel yaşamı üzerindeki zenginleştirici etkisine bizzat şahit oldum. Bu projede yer alan herkese kalıcı katkıları için şükranlarımı sunuyorum” diyor. Türkiye’nin sahip olduğu gümüş madeninin yaklaşık yüzde 70’i Kütahya’da bulunuyor. Çinicilik ise hem tarihi bir gelenek hem de bölge halkı için önemli bir geçim kaynağı. Proje hakkında Türkiye İş Kurumu (İŞKUR) ile iş birliği içinde yürütülen proje, eski usta-çırak geleneğinden yararlanarak kayıtlı işgücünü genişletti. AB, bu başarılı girişimi Yeni Fırsatlar Hibe Programı kapsamında 200 bin avro ile desteklemişti. Proje kapsamında gümüş işleme konusunda uzmanlaşmış atölyeler kurulmuştu. Bu atölyeler, çini ve doğal taşların gümüş işleme teknikleriyle entegrasyonuna odaklanmıştı. Yaklaşık 200 öğrenci bir yıllık eğitim programını tamamlamış ve sertifika almaya hak kazanmıştı.